Lavanta, Latincede yıkamak anlamına gelen ‘lavare’ kelimesinden türemiş “Lavandula” ismiyle bilinir. Ballıbabagiller familyasındandır. Haziran ve Temmuz aylarında göz alıcı güzellikte ve ahenkli çiçekler açan yarı çalımsı çokyıllık bir bitkidir. Lavantanın anavatanı Akdeniz ülkeleridir. Tüm Avrupa, Akdeniz ve de Ege denizi kıyılarında bol miktarda doğal koşullarda yetişir.
Lavanta bir süs bitkisi olmaktan çok daha ötede bir bitkidir. O müthiş kokusuyla, güzelliğin, zarafetin ve hoşluğun sembolüdür. Farklı aroması, enfes kokusuyla yemeklerde ve salatalarda zengin tatlar elde etmek için müthiş bir çeşnidir. Nefese tazelik verdiğinden temiz ve ferahlatıcı bir tadı vardır. Lavanta bitkisini yakından tanımayanlar onun bu enfes kokusunun sadece çiçeklerinde olduğunu sanabilir. Oysa lavantanın yaprakları ve yaprak sapları da aynı muhteşem kokuya sahiptir.
Meryem Ana, güveleri giysilerden uzak tuttuğundan lavantayı çok severmiş. Eski Mısır’da mumyalama işleminde kullanılmıştır.
Lavanta bitkisinden; lavanta çayı, lavanta yağı, lavanta tentürü, lavanta kolonyası, lavanta sabunu ve şampuanı üretilir. Ayrıca içeriğindeki lavanta esansının zenginliğiyle parfümeri endüstrisinde hammadde olarak kullanılır.
[1] Bitkilerle Modern Tedavi_Dr. Ahmet Toptaş (s125)