Latince adı ‘Eucalyptusbaum / Heberbaum / Eucalyptus’ olan Okaliptüs ağacı, mersingiller familyasındandır. Anavatanı Avustralya’dır. Ülkemizde Tarsus, Mersin, Adana, Antalya’da yaygın olarak yetiştirilir. Yedi yüze yakın farklı türü vardır. Dünyanın en uzun boylu ağacı olarak ün salmıştır. Uzun ve iri gövdesi sayesinde diğer ağaç türlerinden rahatlıkla ayırt edilebilir. Dört mevsim yeşil kalan, mor renkte çiçekler açan çok yıllık bir bitkidir.
Bazı kültürler ve halklar tarafından sıtma hastalığını iyileştirici özelliğiyle ünlendiğinden Sıtma ağacı olarak da bilinir. Okaliptüs ağacı, Dalaman’da çiftlik sahibi olan Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından ilk kez Anadolu’ya süs bitkisi olarak sokulmuştur. 1886 yılında Fransızlar tarafından istasyon ağacı olarak kullanılmıştır. O dönemde Osmanlı devleti idaresinde bulunan Suriye’de çok sayıda okaliptüs ağacı yetiştirilmiştir. Zamanla Avustralya’dan dünyanın birçok bölgesine yayılmıştır. Çok su tüketen bir ağaç olduğundan bataklıkları kurutmak için kullanılmıştır.
Okaliptüs bitkisinden; okaliptüs çayı, okaliptüs yağı, okaliptüs tentürü, okaliptüs ekstresi, okaliptüs macunu ve losyonu üretilir. Ayrıca içeriğindeki uçucu yağların, minerallerin ve vitaminlerin zenginliğiyle çok çeşitli ilaçların muhteviyatına girmiştir. Suya dayanıklı olduğundan dolayı gemi yapımında en geçerli ağaç türüdür.
Tedavi amaçlı kullanımında mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
Uygun şartlarda kurutulan okaliptüs yaprağı, ağzı kapalı cam bir kavanozda, loş, serin ve kuru bir ortamda saklanıldığında ömrü 1 yıldır.
[1] Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Prof.Dr. Turhan Baytop_(s308)