Latince adı ‘Juglans Regia’ olan Ceviz, cevizgiller familyasındandır. Bazı kaynaklara göre cevizin anavatanı İran’ın Ghilan bölgesi olarak gösterilirken bazı kaynaklarda Çin’dir. Ülkemizde Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde ceviz yetiştiriciliği yapılır. Kışın yapraklarını döken, yapraklarından önce açan çiçekleriyle bilinen uzun ömürlü bir bitkidir.
Gösterişli gövdesiyle, heybetli görünümüyle başka hiçbir ağaca benzemeyen en az insanlık tarihi kadar eski olan bu ağacın leziz meyveleri çiğ yenilebildiği gibi kurutularak çerez gibi de tüketilebilir. Pastalarda, kurabiyelerde, keklerde, tatlılarda o harika bir çeşnidir. Reçel ve helvalarda farklı bir damak tadı yaratır. Salatalarda, soğuk mezelerde lezzetini özgürce sergiler. Ayrıca kerestesinin son derece kıymetli olmasından dolayı oymacılıkta aranan bir malzemedir.
Ceviz, Yunan ve Roma mitolojisinde tanrıların yiyeceği olarak geçer. İnsanlık tarihi boyunca insanlar tarafından hem dış görünüşüyle hem de lezzetiyle baş tacı edilmiştir. Şiirlere, öykülere, mitolojik hikayelere konu edilmiştir. Gelin odalarına ceviz asmak birçok kültürde geleneğe dönüşmüştür. Noel kutlamalarında Noel ağaçlarını altın yaldıza batırılmış cevizlerle süsleme ritüeli bugün hâlâ devam etmektedir. Birçok kültür ve halk tarafından yeşil görüntüsünün ardında mucizeler barındırdığına inanılmıştır. Bereket ve bolluğu simgeleyen ceviz bugün hâlâ birçok evin köşesinde yerini alır.
Ceviz kabuğu bitkisinden; ceviz kabuğu çayı, ceviz kabuğu yağı, ceviz kabuğu macunu, ceviz kabuğu sabunu, ceviz kabuğu şampuanı, ceviz kabuğu tentürü ve ceviz kabuğu ekstraktı üretilir.
Uygun şartlarda kurutulan ceviz kabuğu, ağzı kapalı cam bir kavanozda, loş, serin ve kuru bir ortamda saklanıldığında ömrü 2 yıldır.
Bitkilerle Modern Tedavi_Dr.Ahmet Toptaş (s51)